Sanat Tag

Elbise kullanım itibariyle muhtemelen en başta kapatma amacıyla ortaya çıktı ve insanoğlu bunu geliştirerek bugünün şeklini verdi. Renkler, desenler, tarzlar gibi unsurlar ortaya çıktı ve artık yeni bir versiyon elde etmiş olduk.

Giyinmeyi sadece insan bedeni olarak da düşünmeyelim. Mesela dağın yamaçlarını örten, bakana ferahlık ve huzur veren yemyeşil ormanlar da koca dünyanın iskeleti olan dağın elbisesidir. Hatta yamaçlarında ot bitmeyen dağlar için "çıplak dağ yamaçları" sözleri kullanılır. Eşyaların iç mekanizmalarını örtmek için de estetik kavramları en yüksek düzeyde taşıyan kimi zaman ergonomi ile birleşen bir takım elbiseler giydirilir.

Milyonlarca yetenek harap olup gidiyor şu dünyada. Bu ziyan öylesine açıkça yapılıyor ki, insan israfı arsızlığa erişmiş. Kıyım yapılıyor adeta. Anne babalar en sevdiklerine, kıyamadıklarına kıyıyorlar farkında olmadan. Durumu anlayamıyorlar zira kendi ruhlarının özünü sömürmüş aynı döngü. Mesele yaşamak olmamış artık onlar için, hayatta kalmak olmuş. Mağduriyet büyük, hem anne baba hem de evlatlar aynı çarkın dişleri arasında eziliyor.

Caddelere çıkar kaldırımları hızlı adımlarla aşardın. Gözüne hüzün takılırdı çoğu zaman. Boğazın düğümlenirdi durduk yere, ağlamamak için tırnaklarını bastırırdın avucuna. Kimseler görmesin isterdin seni ağlıyorken, bilinmeyen bir yerde, durup dururken. Bir anda tanıdık yerler ve tanıdık insanlar bile yabancı gelirdi sana. Yaşadığın şehir, evinin sokağı ve en yakın arkadaşların. Gözyaşlarının mabedi yalnızlıktı sanki. Riya sayardın herkesin ortasında gözyaşlarının tek bir damlasını. Alnını sonsuzluğa dayayan bir adamla bir tutardın bu konuda kendini. Herkesle oturup ağlayabilirdin belki ama geceleri sıcacık yatağından kalkıp ebediyete açan ruhun mahremiyetini taşırdı çoğu zaman hüzün damlacıkların. Ve yavaşça yüreğindeki aşkla büyüyünce hüznün; acılarınla, incindiğin anılarınla daha güçlü oldun hayatta. Aşkın sırrı, yüreğin kanasa da kıymet bilen olmaktı aslında.